18.07.2012
03:12
Biraz
Rüzgar ? - 2
İsteğim yerine getirildi sanırım. Muallakta
kaldığım için tam bir teşekkür sunamayacağım sana Doğa ana. Lakin bu çaban
için, kollarımı dünyalar kadar açıp, kocaman sarılabilirim.
Mutluyumdur umarım. Umar mıyım? Ummalıyım.
Kuş tüyü yastığıma başımı koymamla başladı her
şey. Biraz terlemiş olan şakaklarım ve biraz yorgun kollarım.
Kabus görmemem için hiçbir sebep yoktu.
Göz kapaklarım kasvete yenik düşüp, kayışı kopmak
üzere olan saatimin tik taklarıyla, yığıldı kocaman olmuş göz bebeklerimin
önüne.
Ya cehennemdeyim ya da tam dibinde.
Sıtmavari titremelerim cehennemin unutulan deniz
kıyılarında olduğumu düşündürüyor ruhumun iliklerine. O kadar sıcak ki,
üşümekten dem vurabiliyor, bağırabiliyor, kin güdebiliyorum bu tezatlık
silsilesine. Hissiyatsızlığın tam da dibine vurdum. Üzerimdekileri çıkarıyor ve
koy veriyorum ruhumu hemen oracığa. ‘Üşümüyorum! Ama sıcak da değil nedir ki
bu?’ Sadece bunu düşünebiliyor, bunun sayesinde adım atabiliyordum gördüğüm
cesetlerin, çığlıkların üzerine. ‘Peki neden yapıyordum böyle bir şeyi? Neden
her şeyi çiğneyip yürümekti amacım? Nereye varacaktım ki? Hem hiçbir şey
hissetmeyip hem de bu çaresizliğin gayesi ne?’
Ya surların ardına düştüm ya da içindeyim
‘yıkılmaz’ dediğim kalenin.
Öyle bir ok geliyor ki şu an üzerime, yedi cihan
öteden fırlıyor, yırtıyor sessizliği. Önüne kattığı her şeyi es geçip tek bir
hedefe kilitleniyor. Es geçtiği o kadar yanlış bedenler vardı ki, belki utanacaktı
ucu paslı, meşeden oyma ok. Nişan alındığı her neyse, belki de çoktan gitmişti
arafın dibine.
Kılıcımı kaldırmalıyım sanırım. Cevap vermeliyim.
Lakin bu saldırıyı iki biçimde savurabilirim. Ya kılıcımı fırlatacaktım tüm
gücümle oka doğru, ya da indirecektim kalkanımı ve dizlerimin üzerine
çökecektim oracıkta.
Ya kaçan
olacaktım ölümden, ya da ölmeye çalışacaktım surun dışına çıkmak için.
Düşünmüyorum artık kanı, öfkeyi, şiddeti ve
eğilimlerini. İndirdim kalkanımı ve geri kaçtım oktan.
O ok, sol göğsüme bir karış boyunda açık bir yara
bırakırken, saplandığı bir avuç toprak yerle bir etmeyi başardı kaleyi.
Doğaana o muhteşem savaşında, yine galip gelmişti.
Ve bense ayrılan kıtalar arasında, en dipte,
cehennemin unutulmuş denizinde, artık hissiyatsızlığımla kelam ediyorum.
Ya son olacaktı bu, ya da başlangıcın ta
kendisiydi.
03:55 18.07.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder