27 Ekim 2010 Çarşamba

Gururlu ve Saf

Her geçen gün
Sigaram biraz daha tatsızlaşıyor
Biraz daha köreltiyor seni..
İç cebimdeki kösteklim
Artık izin bile vermiyor ona bakmama..
Her adımda geçmişe mi
Yoksa geleceğe doğru mu gidiyorum?
Meçhul…

Biçare gecelerim benden medet umuyor..
“Uyuma! Kal burada”
Tıpkı sigaram gibi o da son veriyor
Acıma, anılarına..

Biraz titrek ellerim
Kendinden emin şu sıralar..
Son verdiğim her şeye
Gözü kapalı yanıt veriyor..
Son sigarama,
Son kadehime acımadan oracıkta öldürüyor.
Ve gidişinde en zor olanı
Sana “elveda” demeden dönüyor arkasını..
Gururlu ve saf…

25 Ekim 2010 Pazartesi

Bir Kurbanın Gözyaşları



Allahım ne bu soğuk böyle..Çok karanlık burası.Neredeyim ben?
Şurda cebimde çakmak olacaktı.Çokta dar burası yahu..Neredeyim ben!!
İki santim oynasam yerimden uzanıcam şu lanet çakmağa ama...
Gözlerim açıkmı kapalımı belli değil..Şimdi çıldırıcam,bağırıcam..
Yine bir oyun içindeyim değil mi?Zevk alıyosun dimi? Şükür istiyosun karşılığında öyle mi?
Al sana şükür..İmdaaat!Çıkarın beni bu lanet yerden..
İyide neredeyimki ben?Nasıl bir döngünün içindeyim..Demek söyledikleri yalanmış..
Tünelin ucunda ışık mışık yok..Bi yere gittiğimde yok.. Ne oluyo ya!!

Bir kurbanın gözyaşları
Ne kadar üzebilirki elleri
Hangi birinden vazgeçebilir
Seçtiği hayatlardan

Bir kurbanın gözyaşları
Ne kadar delebilir karanlığı
Saçmaladığını anlayana kadar
Ne kadar bağırabilir..”

Tok bir ses geldi..Metale benziyor..Mezbaha kapısı açılıyor sanki..Hass.ktir "ışık"!Doğruymuş ulan..Gittikçe büyüyor..İşte kurtuluyorum,sonunda duydular sesimi Çok saolun..Çok yaşayın ulan!
Ee nereye gidiyorum ben şimdi.. Bu tıkırtıda ne?Sedye mi bu?İyide ne işim var sedyenin üzerinde..Hey Allahım! 
Gidiyoruz bakalım dört küçük teker tepesinde..Gebericem meraktan!

Bir kurbanın gözyaşları
Ne kadar bilebilir
Ne kadar sorabilir
Geleceğe dair soruları

Bir kurbanın gözyaşları
Ne kadar dayanabilir
Karşısındaki ışığa
Daha ne kadar kumar oynayabilir
Geride kalan karanlıkla..”

Yeteer! Kapatın şu ışıkları..Gözlerim acımaya başladı..Bi dakka..Ellerim,kollarım,ayaklarım gözkapaklarım!
Kımıldasanıza be, oynayın ulan!Nası bi şey bu,Nasıl bi aldatmaca..Taş kesildim resmen, yetilerimkaybolup gittiler..
Bu gördüğüm üç tane dipdibe kocaman ampul ne anlama geliyor?
Peki yanımdaki iki çelimsiz, üzerinde beyaz önlük,birinde gözlük birinde bone olan adamlar kimdir?Neyin nesidir bu insanlar..
Neden konuşmuyorum onlarla gözlerimin içine bakarken?
Neden tepki göstermiyorum?
Dur.. Dur!! Ne yaptığını sanıyorsun..Çek ellerini kaburgalarımdan.Hah şöyle kaldır elini yukarı..
Ama elleri neden kanrevan içinde..
Dursana be adam sokma şu ellerini ciğerlerime..Noluyor ya!!
Adam niye kurcalıyor midemi,dalağımı..
Tamam tamam.. korkuyorum itiraf ediyorum..
Hassiktir adamın elinde benim böbreğimin ne işi var..Duruuun!!

Kağıttan bozma bir dar ağacı
Ne kadar acıtabilir ki mantığı
Bir kurbanın gözleri
Ne kadar yaş dökebilir
Kağıttan bozma ağacı büyütmek için

Bir kurbanın gözyaşları Ne kadar sabredebilir
Önünde duran iki ucu boklu değneğe
Ne kadar tükürebilir
Yukarıdan bıyık aşağıdan sakal bakarken..”

Konuşun artık aldınız neyim var neyim yoksa..Ne yapıcaksınız onları..Hadi onları geç ben n'olucma?
Evet doktor dinliyorum..

-Maktulun elleri ve ayakları bi çakıyla kesilmiş..Katilin ruh hali tavan yapsa gerek..Adamın üzerinde hangi alet-edevat varsa kullanmış..Hunharca katletmiş resmen..Bir de sol göğsüne büyük bir kesik atılmış,elleriyle kalbi çıkarmaya çalışmış sanki.. Neyse biz yemeğe gidelim..tekrar bakarız doktor..!

Ne diyosunuz siz ya..Ne yani öldüm mü ben..Şimdi gömücekmisiniz beni?Kefenliceksiniz yani
Neydi günahım ey Tanrı!Reva gördüğün bu mu kuluna?
Peki sakinleştim..Neden hala buradayım söyle?Sanat anlayışın bumu..Böyle mi şekillendiriyorsun eks olmuş beyinleri?

Bir mantık ara
Yediğin haltlara
Bir akıl bul
Koşarak getir bana

Bir kurbanın gözyaşları
Ne kadar aldatabilir
Sapık ve bir o kadar 
Sağlıklı bedeni..

Bir kurbanın gözyaşları
Ne kadar saklayabilir duyguları...”

Öldüm ben..Gelmiycem bir daha
Şimdi gidiyorum..Helallik alıcam anamdan babamdan..
Bu saçma sapan kanatlar şimdiden canımı sıkmaya başladı
He bu arada..
Bedenimide alın atın bi yere fark etmez..
Tanrı onuda gömer meraklanmayın
Bizi kendimize gömdüğü gibi...


Nefes Almak/Vermek ?

Hangi gecelerin
Çıkmazıdır ki sabah
Doğan güneşe sırıtırken
Kim düşünebilir ki
Geçen o kasvetli zamanları..

Mantık yaşarken ekinoks
Sen nasıl düşünebilirsin
Baharı kışı...

Dert için yaşadığın,
Dermana ayırdığın zamanı
Ne kadar saklayabilirsin...

Bütün alemi merak edip
2 oda 1 salonda idame ettirmek hayatı...
Peki bi yalan kokuyor...

Yaptıkların;
Bir ormana gidip
Küçük bir çiçek dikmek...
Bekle ki büyüsün,
Sırıtsın kış ortasında..

Maddelenmiş ömrünün
Virgülüdür nefes almak..

Bu noktada soru şu olmalı
Güzel olan,
Nefesi almak mı yoksa vermek mi? 


Tanrı Beni Yarattı İlk

Eve varmama daha çok adım var..
Ufak ufak ilerliyorum

Tanrı;
Beni yarattı ilk..Sonra seni
Hep kızgın hep ah eden sen!
Yarattı işte
Seyreyledim olanı biteni..
Elimde yine son sigaram izledim..
Koşuyorsun bana doğru
Haykırıyorsun,
Burnundan soluyorsun yine
Buradan gördüğüm kadarıyla..
Boşlukta tırmanmaya çalışıyorsun
Dur durak bilmeden devam ediyorsun
Hah yoruldun demek..
Bunca şeyden sonra
Su vermişsin gül dökmüşsün
Ne yapabilirim ki!?

Tanrı;
Beni aldı yanına ilk..Seni bıraktı orada
Sol yanımdaki meleğin acizliğini  bir görebilsen..
Hep gülen ben yine gülüyorum
Halime değil haline!
Sonsuzum artık silüetim aklında hala ama
Bittim işte.
Senin başlangıcın benim sonum!
Mutluyum hala..Ne de olsa
Yokum ki ben…

22.10.10                                                 05:22                                                  Ozan Çeğil

10 Ekim 2010 Pazar

Senin Cennetin Neresi?

Sansürlenmiş
 sokakların,
En nadide eseridir
Mir çekilmiş pencereler.
Ayşe teyze çıkamaz olmuş,
Şimdiki kepenkli camlara..
Zinciri boşalmış bir adamın
İlk bakışlarıdır bu sokağa..

Tüyleri dik bir açıyla
Havaya kalkmış kedinin..
Umursamaz tavırları
Bir selama bedeldi belkide..
Nisan ayının ilk günlerinde
Kuruyan yapraklar vurur olmuş suratlara..
Bu susuz, sansürlü sokakta..

Baş üstündeki haleler
Ünleme tercüme olmuş.
Adi bir kumaş gibi yırtılmış
90 sonrası asfalt yollar..
Soru işaretlerine yol açıyor sessizce..

Tanrı'nın ak pak ellerinden 
Bir ağacın ortasına inen yıldırım
Depresyona sokup
İntahara teşvik ediyor koca çınarı..

Bir paradoks içinde yuvarlanan 
Kaldırımlar,
Tecavüzüne uğrar olmuş rüzgarın..

Kırık dökük bir trafik lambası
Aşağılayıcı bir bakışla
Kırmızıya bürünmüş,
Tanrı'yı bekliyor şimdilerde..

İşte bu benim!
Senin cennetin neresi?

1 Ekim 2010 Cuma

Ama Hangi Gün?

Unutmak zor iş değil mi?Ben unutamıyorum valla..Gördüğüm suretlerin hiç birini unutamıyorum mesela..
”Boşver”, diyorlar AMA NASIL?

İki parmak boyunda güneş koynumda şimdi
Senin kadar olmasa da
Boş bırakmıyor göğsümü..
Hoşnut değil gibi
Saat 3ü vurduğunda kalkıp gidiyor
Bir şey demeden..

Üzücü…
Ama olsun yarın sabah erkenden  yine yanımda..

Parmak izleri var
Aynada,lavaboda,çekmecede,sehpada
Her yerde..
Madem geldin neden uyandırmadın beni?
Kahve içer sohbet ederdik fena mı..
Anlaşılan tüm anılarını almaya gelmişsin
Ya ben?
Benide katmayacakmısın anılar-ımız-a

Üzücü
Olsun, unuturum bir gün..

Ama hangi gün?

Ozancegil                                             03:48               17-09-2010

Aldanma Bana



Aldanma bana
Ben nasılsa üfleyeceğim seni..
Olurda aldanırsan
1-2 kelimelik hatrın kalır ciğerlerimde..
Feri gitmiş gözlerimden
Ufak bir el uzanırsa tutma..
Nasılsa bakmayacağım sana,
Dumanımda sen oldukça..
Giderken çığlık atacaksın
Ama ben
Sessiz sedasız söneceğim oracıkta..
Sen misin ben olan..Yoksa biz miyiz boşluğa tırmanmaya çalışan?

Aldanma bana
Telkinlerimle çıkamazsın başa..
Bilinçaltım çıkabilir karşına.
Sen gülerken bana,
Ben yarı açık gözlerle uğurlayabilirim
Mantığını koltuk altında..

Giderken çığlık atacaksın
Ama ben
Sessiz sedasız söneceğim oracıkta..

Aldanma bana
Hoyrat davranır bazen kelimelerim
Sona sakladığını en başta,
En olmadık anda vurur suratına..
İnceden bir melodi fısıldar kulağına
Ve koyar aşk denen illeti
Beyninin bir yanına..

Giderken, çığlıktan öte
Yırtacaksın boğazını..
Ve bırakacaksın serin sulara bedenimi..
Ellerim göğsümde
İstifimi bozmadan bakacağım sana
Sen ise bende bulamadığını
Başkasında arayacaksın.. Aldanacaksın!!

BİR ŞAİRİN SİLGİSİZ KALEMİNDEN İKİMİZ

Bir memurun
İki yakası gibiydik..
Ne taktığımız kravat 
Sakindi bedende..
Ne kopan düğmelerimiz
Artık yerinde..
Leyla'ya Mecnun'dan halliceydik..
Ne ben aştım
Çölleri..
Ne sen izin verdin buna..
Bir ormanın patikasıydık
Ne kimsenin
Ne de üzerimizden geçen
Rüzgarın haberi vardı bizden..
Bir iki teke dışında..
Bir silah gibiydik ikimiz
Sen hep tetik
Beni de namlu yapmak isterdin..
Ama ben 
Emniyet kilidinden başka
Bir şey değildim..
68 kuşağı gibiydik..
Ne kapandı sandığımız 
Yaralarımız kapandı..
Ne de aklımıza geldi,
Oturup dertleşmek..
Bir emekçinin boş cebi kadar 
Masum..
Bir ülkücünün karakteri kadar
İnatçıydık..
İstanbul gibiydik ikimiz
Sen İstiklal'de volta atan
Bir insan..
Ben varoşlardan
İstiklal'e bakan platonik
Bir aşık..
Bir insanın yaşadıklarıydık biz
Ben göz, sen kulak olmayı seçtin..
Sen duyduklarına inandın
Önyargılı hep..
Ben gördüklerime kulp bulup
Kulaklarıma inandım..
Bir cümlenin ortağıydık biz
Sen hep "ben" olmak isterken,
Ben virgül olurdum
Olsamda olurdu, olmasamda..
Fakir bir evin bahçesiydik
Sen Ocak ayında sırıtırken semaya,
Ben karların altında eylemsiz dikendim..
Ne kötülüğümü gördü kimse
Ne de iyiliğimi..
Sen solarken gözlerimin önünde,
Ben ağladım
Gülerek gitmene..
Küçük bir semtin
Rıhtımıydık ikimiz
Çok dalga kırdık beraber
Bir o kadar da darbe yedik,
Sessizce..
Gece deniz feneriyle
Gündüz güneşle aldattık
Birbirimizi..
Bir sigaranın
İki farklı dumanıydık..
Sen heycan ve zevkle içilen
İlk nefes..
Ben izmaritle dertleşirken
Söndürülen
Tiksinç son tat..
Kuzey kutbuyuz ikimiz
Ben buzdağının görünmeyen tarafı
Sen ise tüm bunlara rağmen
Tepemde dikilen
Koca bir güneş..
İki mumdan farkımız kalmadı
Şu aralar..
Ne senin ihtiyacın var 
Kendini görmeye
Ne de benim aydınlanmaya niyetim var..
Bu saatten sonra..

BİR ŞAİRİN SİLGİSİZ KALEMİNDEN İKİMİZ 2

Az satmış bir romanın
İki farklı cildiydik ikimiz.
Ben bitirmişken hikayeyi,
Sen yeni başlıyordun hayata.
Ormanın ortasında
Koca bir ağaçtık ikimiz.
Ara sıra yağan yağmura minnet ederdik.
Ta ki ormancı gelene kadar
Ta ki koparana kadar kökümüzü..
Fark etmezdi
Benim sağ yanım solmuş,
Sen yeni çiçek açmış
Belli etmeden de devrilmiştik.
Bir akarsuyun iki uç noktasıydık.
Sen dağlardan gelen buz gibi sel
Bense o suya atılan bir taş.
Zavallı bir insanın
İki farklı gözyaşıydık.
Ben mutlulukla dökülen
Bir iki damlayken
Sen insanı hüzne boğan
Üzerine faça bırakarak
Dökülen azgın bir sel.
Solmuş bir çiçektik ikimiz
Sen başını eğmiş
İmrenirken kardelene
Ben baharı bekliyordum umutla
Toprakta sensiz..
Issız bir adanın
İki farklı mahsur kalanıydık.
Sen her bakışında bana
Bir umut beklerken
Ben çok uzaklarda
Ufak bir ışık olarak kalandım.
İnce belli bir bardağın
Ortağıydık ikimiz.
Sen dolu tarafında
İştah kabartırken
Ben dudak payı oldum
İçi geçmiş aşıklara.
Bir cinayetin iki farklı tanığıydık
Sen yoldan geçen sıradan biri
Ben ise
Aşka boğulmuş bir maktul..
Bir İran halısıydık ikimiz
Sen büyük bir hazla
Başlanan ilk ilmek,
Ben sonu meçhul
Ayaklar altında..
Atılan son dikiş..
Bozuk bir duvar saatiydik
Sen akreptin kaçardın
Ya da ben öyle sanırdım.
Yelkovan olan ben ise;
"Yoruldum artık,
Günde iki defa sen göster doğruyu..!"
Sulandırılmış bir aşkın
Dibine çöken tarafıyım ben..
Benden bu kadar..

Biraz Arabesk Biraz Mazoşist

Biraz arabesk biraz mazoşist hayatım.
Hergün için yeni bilenmiş,
Bir bıçak darbesi alıyorum kalbime,
İşte buraya, sol yanımın nah tam ortasına.
Ciğerime oturan kahpe acı,
Günden güne ağrıtıyor dilimin yarasını,
Pişmanlık, odamın duvarlarına sıçramış..
Dört duvar hesap soruyor.

Biraz arabesk biraz mazoşist aklım
Sinir uçlarım pusu kurmuş beynime
Sessizce bekliyor kararımı.. Evet yada Hayır!
Bir idama tanık olacak mantığım
Kendince karar almış, kıs kıs gülerek alay ediyor.

Biraz arabesk biraz mazoşist ellerim
Saadete açılan kapıları, bir fiskeyle kapatmış
Küçük bir çocuk gibi gözlerini ovuşturuyor,
Feri gitmiş,kan çanağı olan tek duygu varlığım
Artık sessiz ve tepkisiz..

Biraz arabesk biraz mazoşist sigaram
İki parmağın arasında,
Dumanını bir melodi gibi ahenkle savuruyor suratıma.
Tabladaki küller bir siktiri borç bilip
Özgürlüğünü ilan edercesine kopuyor, savruluyor bir tarafa..
Yüreğimi baştan aşağı saran nikotin
Namussuz tek zevkim, damarlarıma enjekte ediyor benliğini..

Mazoşist olan hayatım, aklım ve ellerim,
Biraz arabesk olan sigarama selamını veriyor
Ve o soğuk mermiyi mıhlıyor şakaklarıma.

Bu Kadar..Üstü Kalsın!

Sakin bir şekilde yürüyor bedenim,
Sağanak yağmur altında
Donuna kadar ıslanmış ruhum,
Hiç aldırış etmiyor, sadece yürüyor.
Her savaştan,
Her kavgadan mağlup ayrılan kalbim,
Kılıç ve kalkanını bir kenara atmış
Sağa sola baktıktan sonra, devam ediyor yoluna.
Elimde duran 
Ve daha nefeslenmemiş sigaram
Utanarak tokalaşıyor irademle,
"Tek gerçek benim. anla artık!", diye.
Sağ olan kibritlerim,
Beti benzi atmış ciğerlerime bakıp
Üzerinde durduğum tabureye,
Sıkı bir tekme basıyor..
Sakin bir şekilde yürüyor bedenim,
Kulağımda çınlayan bir ayrılık şarkısı
Cebimdeki bir iki umuda
Göz dikiyor..
Ve bağırıyor ardından
"Müebbete mahkumsun.."
Ters düz olmuş aklım
Serzenişte bulunup
Hunharca katlediyor ruhumu..
Sakin bir şekilde yürüyen bedenim
Artık çıldırmış bir şekilde
Naralar atarak dolaşıyor sokaklarda,
Önüne geçen her derde, omuz atıp koşuyor..
Ve ben, elimde yarım kalan sigaramla
Arkamı dönmüş,
Hesabımı ödüyorum yukarıya..
Kapıdan çıkmadan önce..
Fısıldıyorum tüm yara bırakanlara
"Bu kadar..Üstü kalsın"

Dudak Payı

Ağzım kulaklarımda çünkü sen buradasın..
İyi ki geldin!
Bir dudak payı kadardı sözlerim ve nefesim
Tedavülden kaldırılmış lisanlarda gönül arar oldu gönlüm
Boş istasyonlar umut getirmezken aklıma
Esen narin rüzgar zımpara olmuş hasta boğazıma...
Ama en zoruda "suskunluk"..Başa bela!
Sarpa sarmışken İstanbul kıyıları koş!
“Bak ben geldim.Durma artık sarıl..Kır artık iki lafın belini”
Ne olurdu gülsen soluk tenime!!
Nemenem bir şeyse aşk,pek matah değil anlaşılan..
Neyse tren kalkıyor artık bana müsaade..
Haydi Allah’a emanet…

Aşk;bir gemiye binip denizlere açılmak,ayrıldığında da yüzerek kıyıya dönmektir..
Aşk;bir rıhtımın sonudur,başındaki rüzgarla sonundaki bir değildir çünkü..
Kısacası aşk;noktama işaretlerinin arasına harf sıkıştırmaktır karınca kararınca..!

İnceden Bir Ahenk

İnceden bir ahenk
Konacak başına..
Ense kökünden başlayıp
Dudaklarına dokunacak..
Kaplayacak yüzünü o sarmaşık
Ve açmadan solacak
Saçındaki o güller

Hayal meyal hatırladığın rüyada
Oturacaksın ıssız bi sahil kenarında
Küçük bi çam ağacı
Aşşağılayacak kokusuyla..
Her melodi duyduğunda
Düşeceksin manzaranın içine..
Başın dik bakarken ufka
Aniden lodos vuracak
Ve aldatacak tüm varlığıyla
Isınacak bedava rüzgarla ruhun..
Kaldırıken başını semaya
Lodos veda edecek
Ve fısıldayacak o an..
Vals yaparken kulakların
Aklın bir kadehle aptallaşacak.

İnceden bir ahenk
Giriverecek koynuna
İnancın tecavuz ederken mantığına
Sağlıklı düşünceler
Teşebbüs edecek intihara..

...

Zıvanadan çıkacak ruhlar
Sapık olacak eller
İlkelleşecek huylar..

Süpürge ettiğin her tel için
Hesap sorulacak!
"Kime,Neden?"

...

İnceden bir ahenk
Sessizce çekecek kapıyı
Kapatacak parıltılı tüm hülyaları
Ve kuracak halil ibrahim sofrası
Bir büyük patlatacak şerefine..
Kalacaksınız başbaşa
Yalnız,
Gözlerin ve inceden bir ahenk...

İhanet.Neşter ve Sigara

İhanet;

İhanet edilmişse bir zatta
Katil olabilir belki
Yada çeker bir neşter
Bulur sözlükten
Mazoşistliğin anlamını

Ufacık bir kıskançlık
Sevindirir paslı duyguları belki
Yada kaybettirir
En mutlu günü..Belki

Neşter;

Ufacık bir bıçak
Kullanım kılavuzu olmadan
Kargayla bile kullanılabilir
Bazen..

Ufacık bir kesik
Bembeyaz kanatlar taktırabilir
Upuzun bir tünele
Yaya geçidi olmayan
Bir yola sokabilir
Bazen...

Sigara;

Bir nefesi oynatabilir hücreleri
Darbe yaptırabilir
Kemik altındaki balonlara
İğne batırıp patlatabilir..

İdama giderken yarini istersin yanında
Sesini duymak için,
İdama giderken koparırsın belki
Boynundaki ipi
Bir nefes sigarayla..Kim bilir?
Olabilir..

Bazen neşter fayda etmez
Kapalı yaraları açmak için
Belki ihanet yaratır yarayı
Yar gelir kapatır kim bilir?

Olabilir..!Üzerine içilir sigara
Söndürülür yarada..Olabilir..!

İşte böyle
Biraz arabesk biraz mazoşist..

İnadına



İnadına giricem
O karanlık odaya
Açmıycam ışıkları..
Sağa sola çarpacak ellerim,
Gebericem korkudan
Sırf sana inat giricem

İnadına yaşıcam
O saf benliğimle
Yanlızlık arkadaşım,
Ümitler yarim olacak
Ve kapıyı açmayı öğrenicem
İlk defa
Sırf sana inat yaşıcam

İnadına aldatıcam
İlk gördüğüm yüzle
Islanırken dudaklarım tüm gece
Çınlatıcam kulaklarını..
Sıçrayarak uyanacaksın tatlı rüyandan
Ve ant vermene rağmen
Tırım tırım sigara aratıcam sana
Sırf sana inat aldatıcam

İnadına dağıtıcam
Topladığın yerleri
7 yaşına dönücem
Ateşle oynıcam inadına!
Kırıp dökücem sevgini
En ufak kırıntıyı bile
Süpürücem aklımdan
Sırf sana inat dağıtıcam

İnadına unutucam
Bıraktığın her şeyi
Kundaklıcam hayalini
Ben "Yeter!" diyene kadar.
Karaladığın tabloyu silip
Üzerine resim çizicem
Sırf sana inat unutucam

Bir sabah uyandıracak seni esen bir yel,
Girecek koluna ve inadına götürecek sarp düşlere..
Emir verecek bağırarak,
"Vur başını dizlerine, atla şimdi istediğin her manzaradan aşağı."
Bu arada sen bildiğin tüm duaları okuyup
Uyanmayı dileyeceksin..

Ben ise sırf sana inat
O karanlıkta uyuyacağım her gece..