28 Eylül 2013 Cumartesi

Sen gelsen olmaz mı?

Göz kapaklarım…
Tahayyül edilemeyecek bir acı,
Işığın altından süzülen sarma sigaranın dumanı,
Biraz ay ışığı,
Birkaç yıldız,
Bir kadeh şarap
Ve yalnızlıkla beraberiz odamın düzene muhtaç yatağında.
Unutkanlığım ele veriyor beni.
Kendim, kendime yeniliyorum.
Çünkü eylül gidiyor, bitiyor.
Sonbaharın  intihara mahal verdiği aşikar.
Kuruyan yapraklar sadece kurumakla değil,
Aynı zamanda sarararak gösteriyor tepkisini.
Belki ağlıyor, belki de sinirleniyor.
Ama durmuyor.
Düşüyor ve toprağa değiyor bedeni.
Hissediyor,
İçine çekiliyor toprağın.
Yağmur şiddetini arttırıyor ve iyice öldürüyor,
Terbiye ediyor yaprağı toprakta.
Parçalanıyor.
Tebessüm ediyor doğa ana.
Düzen bozulmadı,
Güneşi bulabilene aşk olsun.
Yüzünü gören yok henüz.
Böyle mutluydu tanrı,
Ölmemiz gerekiyordu ve ölüyorduk.
Zaten tanrı ne zaman mutlu olsa birileri ölüyordu,
Ne zaman mutlu olsak birileri gidiyordu yakınlarımızdan,
Artık uzakta oluyorlardı.
Tanrı böyle istiyordu ve biz yalnız kalıyorduk.
Ne zaman isyan etsek tanrı bir kere daha alıyordu bizi.
Bir kere daha vuruyordu tokadını.
Korkmadan sevdikçe biraz daha sertleşiyordu.
İtiyordu.
Sevmiyordu oğlum tanrı bizi.
Ne zaman yanımda olmasını istesem olmuyordu.
Gelmiyordu işte.
Zaten yok, iyice yok oluyordu.
Niye sevmiyorsun ki beni?
Bir yaprağın kaderini paylaşmak istemiyorum diye mi?
Kuruyup isyan ederek ölmek istemiyorum diye mi?
Yağmura karışmak istemiyorum diye mi?
Niye?
Neden beni kendinle kıyaslıyorsun tanrım?
Kendinden üflediğin ruhu mu istiyorsun geri,
Al.
Al da kurtulayım şu egomdan, kibrimden.
Belki iflah olurum.
Son yudum tanrım.
Bekle.
Sigaram son nefesinde.
Az sabır.
Ay gidiyor,
İzle.
Tanrım, beni yanına almasan diyorum
Sen gelsen olmaz mı?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder